Hastalıklı Zihin

Facebooktwittermail

Birey olarak veya toplum içerisinde yaşayarak hepimiz potansiyel varoluş seçeneklerimiz arasında seçim yaparak dururuz. Osho Sick-minded-ness? yazısında bu seçeneklerin neler olduğunu incelemiş. Seçeneklerin dar olduğuna inanmanın kendini bloke etmek olduğunu belirtmiş. Bu darlığı hayatına sokan insanları hasta olarak kabul etmiş (sick-minded). Hastalıktan iyileşmenin ise potansiyel durumlar yelpazesini anlamak ve o anda veya o sıralarda nerede olduğumuzun farkına varmak ile mümkün olacağını söylemiş. Kısaca kademelerden bahsedeyim.

İlk katman sosyal ortamda bireyin uyduğu bazı insani normlara karşılık geliyor. Bunları sosyal kayganlaştırıcı olarak tabir ediyor Osho. Mesela selam vermek, selam almak, havadan sudan konuşmak, … gibi. Gerekli olduğunu yadsımıyor tabi ki. Ancak hayatının büyük bir kısmını hiç topa girmeden herkes ile bu mesafede kalarak sürdürenler olduğunu ve bunların hasta olduğunu belirtiyor. Bu katmana Gestalt terapinin kurucusu Fritz Perls ‘in koyduğu adıyla tavuk boku (chicken shit) dendiğini hatırlatarak kişinin orada kalmama konusunda motivasyonunu perçinliyor 🙂 Bu katmana tanıdığım bir psikolog da ön sevişme katmanı diyerek farklı bir açıdan yaklaşmış sonradan gelecek olanın kıymetini arttırıp azaltabilme potansiyeline işaret etmişti.

İkinci katman ise basitçe günümüz dünyasında herkesin algılayabileceği ve kabul edeceği sosyal roller katmanı. Ben buyum, sen şusun türünden başımıza giydiğimiz şapkaların, rütbelerin, kazandığımız paranın, şan şöhret itibarın konuştuğu katman. Buna yine Fritz Perls ‘den giderek öküz boku (bullshit) katmanı diyor ve ait olduğu yeri işaret ediyor 🙂 İlk katmanı iyi kullanmayı başarmış olabiliriz belki ancak bu sefer de günümüz toplumunda en çok vakit burada harcanmakta kendimden ve şahsen tanıdığım kişilerden gördüğüm kadarıyla.

Diğer katmanları gitgide açıklaması zorlaşıyor. Bunlara kısaca değinmek ve algılamalarını mümkün kılmak üzere başka bir cepheden girmek istiyorum: Evrenin maddi ve manevi algılanması. Her ne kadar madde ile madde olmayan ayrımı yaparak dualite (zıtlık) oluştursak da bunu şimdilik kullanıp sonra bertaraf edebiliriz belki.

Üçüncü katman kaos katmanı. Bullshit ‘in artık kesmediği, formaliteler insanı boğduğu zaman düşülen ancak içinden yükselerek çıkılması da muhtemel bir katman. Sanatçıların, delilerin bu katmana sıkça uğradığını söyleyebiliriz. Burada çakılıp kalmama yolunun esasen farkındalık olduğunu ve bunun için büyük ihtimalle bir ustaya ihtiyaç olduğunu söylemiş Osho. Bilimsel açıklama meraklısı arkadaşlar için de sistemlerin kendine dışarıdan bakabilenlerinin (farkında olanların) performanslarını iyileştirme imkanı taşıdıklarını söyleyebiliriz. Maddi/manevi ayrımından bakarsak bu sefer insani sosyal bilişim sisteminin basit kuralları olan roller, rütbeler, vs. gibi şeylerin ifade olarak yetmediği ve hayata manevi olarak sır penceresinden bakmanın gerektiği ilk yerlere vardık diyebiliriz.

Dördüncü katman artık ölüm denilen fenomenin çözüldüğü bir nevi varoluşçu terapi katmanı. Burada nefsin ölümünden bahsediliyor ancak farkındalık olmaksızın bitkisel hayatta yaşar gibi hayattan kopmanın olacağını ifade ediyor. Bu katmanda meditasyon gibi kendine ve her şeye dışarıdan mesafeli bakabilme yöntemleri kullanılıyor. Bunun neye benzediğini sıradan insana aktarabilmek için de Osho çoğu insanın yaşamış olabileceği orgazm deneyimine olan benzerliğinden yola çıkıyor. Yoksa adamın aklı fikri orda değil 🙂 Maddi/manevi ayrımından bakarsak bu sefer kişiyi dünyadan ayrı izole bir kaba dolduran zihin/ego/nefs maddi bir oluşum olarak doğru yerine oturtulup, benlik bütün ile olan bağı kesilmeden ve sınırsız/manevi olarak zengin konumuna çekiliyor.

Beşinci katmanda artık enerjiden bahsediliyor. Kişi, kişilik, roller, sınırlar, zihin, … gibi kompartımanlar anlamsızlaşıyor. Akan bir enerji olana bu sefer iki seçim var: Epicurus gibi zevk erbabı olmak ya da Buddha gibi dışarıda olandan bağımsız kendi kendine zengin olarak yaşayabilmek, yaşamın kendisi olmak. Bunu da çocuk olmaya benzetiyor Osho. Bir çocuğun doğum itibariyle hayatı bu seviyede ancak Epicurus gibi yaşadığını ve eğer farkında olabilse hemen Buddha olabileceğini (aydınlanabileceğini) söylüyor.

993IPR_Demi_Moore_112

Bir çocukla birlikte yaşamış bir insan olarak nasıl oralardan chicken-shit, bullshit seviyelerine düşüldüğünü ne yazık ki şahsen gördüm. Hayatın neredeyse tamamının bu düşüşü geri çevirebilmek üzere yaşanması hem güzel hem de üzücü. Eğer anne babalar farkında olabilse çocuklar belki daha mutlu olacaklardır. Eğer üst katmanlarda daha çok vakit geçirir hale geldik ve tıkandıysak yapılacak olan şey belki yine maddi/manevi ayrımında gizli olabilir. Mesela futbol sahası boyutunda yatı olan birisinin zevk içerisinde olabileceğini ancak yine de anlamsızlık ile başetmekte zorlanabileceğini düşünüyorum. Robert Redford oynadığı Indecent Proposal filminde böyle bir adamın portresini çiziyordu. Eğer o filmdeki kadının (Demi Moore) bir tek hücresinin o tekneden çok daha kompleks olduğunu anlayabilirsek maddi olanın aynen zihnin korteks katmanı gibi ne kadar ince olduğunu ve hayran olunacak asıl şeyin öyle bir tekne değil kadının kendisi olduğunu unutmayabiliriz. Üstelik hücre hücre o kadını analiz edemeyecek olsak bile.

Facebooktwitter

Posted

in

by

Tags:

Comments

0 responses to “Hastalıklı Zihin”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *