Skip to content

Mutlu’ya Mektup – Sabri Büyüksoy

  • by

Sevgili Mutlu,

Kendi bulduklarımı özetliyeyim:

BEN spiritüel bir varlığım, doğmadım ölmeyeceğim. Benim “ben” dediğim hem bu varlık hem de bedenin içinde dolaşır gibi hissettiğim varlık. Bunlardan ilkine üst benlik (bazen yazarken onu büyük harfle ifade ediyorum “Ben” olarak) ikincisine de alt benlik (bunu da “ben” diyerek yazıyorum) dersek bu ikisinin toplamı ve birlikte işleyişi BEN’i oluşturuyor.

Yani BEN şu demek:

Ben + ben = Üst benlik + Alt benlik = İlahi-Ölümsüz benlik + yazılım-ölümlü benlik

2019 yılına kadarki istatistiği sunalım:

  • 1 / 1000 insan uyanmış ve BEN olarak tam akıllı yaşıyor
  • 999 / 1000 insan uykuda ve sadece “ben” olarak yarım akıllı yaşıyor

2020-2030 arası tahmin sunalım:

  • 50-100 / 1000 insan uyanmış ve BEN olarak tam akıllı yaşayacak
  • 900-950 / 1000 insan hala “ben” olarak yaşayacak

İşte bu yeni girdiğimiz çağa bu yüzden Büyük Uyanış çağı deniyor.

Uyanan insanın hayat kalitesi müthiş derecede artıyor. Yani uyanmak büyük bir sıçramadır. İnsan olmanın başlangıcı budur. Bu sıçrama için insanın artık yarım akıllı hayatından bezmesi gerekiyor. İşte büyük uyanışın mekanizması bu.

Uyanış süreci hem çok keyifli hem de eski yanılgıların temizlenmesi (arınma) açısından sancılı oluyor. Bu yüzden özellikle günümüz uyanışlarına kaba uyanış deniyor çünkü dürtülmenin sancısı ve arınma sürecinin hızı baş döndürücü olabiliyor.

Kendi Sürecim

Hasan Tevfik Büyüksoy, Esin (Uz) Büyüksoy, Atatürk, Mevlana, Şeyh Bedrettin, Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Can Yücel, Osho, Sadhguru, Mooji Baba, Rupert Spira, Alan Watts, Meher Baba, Adyashanti, Işık Yazan, Ramtha, Bentinho Massaro, Bashar, Abraham, Kryon, … gibi buraya yazamayacağım kadar benden önce uyanmış bedenli veya bedensiz varlıkların hizmetleri sayesinde kendimi toparladım. Allah hepsinden razı olsun. Sayelerinde kişisel travmalarımdan, sülalesel travmalarımızdan, toplum tarafından ekilmiş işe yaramayan inanç kalıplarımdan kurtuldum ve hala da kurtuluyorum. Yani arınmaya ben de hala devam ediyorum. Ayrıca en son gelen üstatlar bana sınırsız yaratıcılığımı hatırlattığı için artık ışık hızında iş görebiliyorum. İşte bunlar bana bahşedilen güzellikler. On senedir gerek tavla gerek gitar gerekse bireysel ve toplumsal uyanış gibi alanlarda bu güzellikleri paylaşıp duruyorum. Anladım ki ne kadar paylaşırsam o kadar çoğalıyor.

Hizmetlerim

Ben uyanış konusunda sekiz senedir gruplara beş senedir de birebir olarak sevgili canlara danışmanlık hizmeti veriyorum. Kendi yolumda yaşadıklarımı kardeşlerimle paylaşıyorum. İlk grup çalışmamı bir yazılım şirketi bünyesinde yaptım. Babamın üstatlığından başlayıp bu şirkette pişerek hızlanan birebir görüşme kalitem sınırsız yaratıcılıkta ve tamamen kendime özgü. Kendimi tam olarak O’na teslim ettiğim en faydalı alan işte bu birebir görüşmeler.

Bunun için artık makul bir ücret talep ediyorum. Uyanış kampımız bunun bir promosyonu. Toplu olarak da hizmetlerim hala devam ediyor. Kendi aileme, sülaleme, köyümüze, yolda sokakta rastladığım insanlara sürekli hizmet içerisindeyim. Bu hizmet bazen bir bakış, bir merhaba kadar basit ve sade olabiliyor. Ancak “bakın ben hizmet ediyorum, ben neymişim be abi” düşüncesiyle değil bu hizmetin kendiliğinden oluşuna hayranlıkla şahit olan BEN’im hizmet eden. Yaratılış amacım bu, vazifem bu!

Maddi boyutunun olması hizmeti alanların ciddiyetini arttırdığı gibi benim de ihtiyaçlarımı (tarlalar için gübre almak, yemek içmek, dolaşmak, benzin almak, … gibi sıradan şeyler işte) karşılıyor.

Esasında bu hizmet üzerimden akıyor demek daha doğru. Çünkü yolda yürürken bile uyanmış birinin yanından geçseniz ve eğer sizin de uyanma çağınız geldiyse farkı hemen hissedersiniz. Yani bizim gibilerin namzet olarak dolaşması bile yeterli. Birebirler o kadar yüksek enerjide gerçekleşiyor ki anlatamam. Vücudum ısınıyor, sıklıkla görüşme esnasında cep meditasyonları, nefes egzersizleri, suyla soğutma ve bilimum rahatlatıcıları uyguluyorum.

Herneyse çok uzatıp başını ağrıtmayayım. Herkesin burayı yani sevgili gezegenimizi kendi Okul’u kendi Oyun Sahası ve kendi Vazife Alanı olarak görmesini dilerim. Okul BEN dediğimiz varlık için gerekli çünkü bu varlığın muradı sürekli gelişmek, evrilmek. Oyun somurtmadan, ciddi, asık uzun suratlarla değil, eğlenceli ve kahkahalı yaşamak için şart. Vazife de BİZ için gerekli. Yani insan hem BEN hem BİZ olan hem de bu sırada inanılmaz EĞLENEN bir varlık. Bu çok güzel! Kavun suyundan bile güzel 😊

Sevgiler, saygılar,
Sabri


sabribuyuksoy.com