Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/default-constants.php on line 1

Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/default-constants.php on line 1

Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/default-filters.php on line 1

Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/default-filters.php on line 1

Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/html-api/class-wp-html-decoder.php on line 1

Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/html-api/class-wp-html-decoder.php on line 1

Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/class-wp-block.php on line 1

Warning: Uninitialized string offset 0 in /misc/36/000/240/358/0/user/web/bizolus.org/wp-includes/class-wp-block.php on line 1
Dişil/Eril Dengeli Bir Yazı Olsun 🙏 – BizOluş
Skip to content

Dişil/Eril Dengeli Bir Yazı Olsun 🙏

Bugün Dünya (Emekçi) Kadınlar günü. Kutlu olsun hepimize. Hepimizi içimizdeki dişil yönü bulmaya ve yaşatmaya davet ediyorum çünkü can çekişiyor. Ben babanın daha dişil annenin daha eril olduğu bir ailede yetiştim. Olabilir yani olmuşsa oluyor. Biraz kafa karışıklığı oldu tabi 🙂 Bakalım ne kadar toparlamışım.

Bugün kendimi sabahtan sokaklara saldım. Uzun bir sohbete denk geldim. Özellikle Türkiye’de ve genelde dünyada dişil olanın ne kadar bastırılmış olduğunu konuştuk. Kadının “adam” yerine konmaması erile doğru abartılı bir arzuya ve faaliyete dönüşüyor. Kimsenin dişile sahip çıkmamasından dolayı dünyamızı ne kadar geriyor ve doğal olmayan yollara saptırıyoruz. Toplumsal bir örnek verirsek özellikle üslup konusunda dişilin sosyal sürtünmeye daha az sebep olduğunu bile unuttuk. Bugün dişilin bize neşe, nükte ve güleryüz kattığını farkettik. Mesela herhangi bir durumda olan olmuşsa olmuştur ve hatta olacakmıştır yani olmaması mümkün değildir. Bizi zora sokan şey aslında “bu olmamalıydı” şeklinde ortaya çıkan eril direnç. Dünyada ne kadar az nezaket kaldı bilmem farkettiniz mi? Nazik olsa da nazenin olamayan bir yerdeyiz çoğu zaman. Nazenin cilveli, dişil demek. Azericesi de nazende. Ne de güzel şarkıdır. Aşağıya Azeri üsluplu bir Türk parçası atayım, yakışır 🙂

Sonra hem kahvaltı niyetine hem de şifa olsun diye kelle paça çorbası götürdüm. Üstüne de kabak tatlısı. Çorbayı içerken ne kadar eril olduğunu düşündüm. Dengelesin diye üstüne tatlı söyledim ve ince belli bardakla bir de çay içtim. Aklıma Allah’ın rahman ve rahim sıfatları geldi. Türkçeye çevrilirken bağışlayan ve esirgeyen diye çevrilmiş. Bağışlamanın suç ile ilgisi yok aslında. O hediye etmek demek. Bütün faaliyetler ki hepsi erildir aslında bir amaç için uğraşmak gibi değil de süreci de sonucu da hediye etmek ile ilgili. Esirgeyen ise koruyan demek. Yani rahim gibi. Dünyanın kendisi de dahil olmak üzere içindeki her şey bir hazne sayesinde olma imkanı buluyor. Buna istersek kısaca boşluk diyelim. İşte bu boşluk olmasaydı neyi nereye yapacaktık. Bu izin veren, esirgeyen dişil boşluk sayesinde olan her şey olacak imkan buluyor.

Allah bir şekilde erili de dişili de vermiş hepimize. Dengelemenin sırrı şu: Eğer bir yönde çok bulunmuşsak ters yöne aşırı hareket etmeye gerek yok. Yani bir kadınsak ve dişili yaşamadığımızı farkedersek tam zamanlı olarak dişile geçme gayreti anlamsız olur. Farkeder farketmez elli elliye yaklaşmak ve taşmamak daha doğal ve sürtünmesiz bir dengeleme sağlıyor. Bir toplumda kadın eğer çok erkekleşmişse erkek kendisine erkeklik farkı olarak çok dar bir alan kaldığı için fiziksel üstünlük farkınu abartmaya yöneliyor. Bu da şiddeti doğuruyor. Erkeğin de içindeki dişili salıvermesi kadına özünü hatırlatacak ve bizi daha sağlıklı bir topluma ulaştıracaktır.

Bütün laflar belki de boştur ancak hepsi deneyimle sabittir. İlgili ilgisiz birkaç fotoğraf koyayım tatlıya bağlayalım 🙂 Akabinde Yusuf Nalkesen’in hicaz eserini bülbül sesli Behbudov’dan çalalım. Zeki Müren de çok güzel okur bu şarkıyı. Sonuna da aynı şarkıya kızımın ukulelesiyle yaptığım girişi eklemesem olmaz. İstanbul’un etkisi herhalde birden hatırlayıverdim şarkıyı. İnşallah büyüyünce şarkıyı tamamlarım 🙂

Youtube’a video yüklemek için beklerken bari şarkının sözlerini de yazayım. Hatta dişil eril babında yorum bile yazayım. Uzun zamandır yazmamışım galiba 🙂 Dökülüyor 🙂

Seninle bir sonbahar mevsimiydi tanıştık,
Sanki birbirimizi yıllarca aramıştık,
Düşmeden el diline mesut günler yaşadık.
Yabancı olduk şimdi yazık birbirimize,
İstersen gel dönelim eski günlerimize.

Bazı gün ben küserdim, darılırdın bazı sen.
Barıştırırdı bizi alnıma konan busen.
Ayrıldık ayrılalı ne haldeyim bir bilsen.
Yabancı olduk şimdi yazık birbirimize,
İstersen gel dönelim eski günlerimize.

Aynı varlığın içinde dişil ile eril yıllarca birbirini arar. Bu arayış uzunca bir süre dışarda gerçekleşir. Biz buna dünyevi aşk adını veririz. Aslında aranan şey içerdeki kavuşmadır. İçerde dişil ve eril sevişmeye başlarsa dışarıdaki arayış biter ❤️


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *